Emekçi Hareket Partisi (EHP), Kadıköy’deki Eminönü İskelesi’nde asgari ücrete ilişkin basın açıklaması yaptı. EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, “Diyorlar ki ‘Ülkemiz 17. büyük ekonomidir.’ Peki 17. büyük ekonomiyiz. 1 trilyon dolar milli gelir var. Kişi başına düşen milli gelir bir yılda 12 bin 400 dolar. O zaman her ay asgari ücret alanlara bin doların karşılığı olan Türk lirası düşer. Öyle fasa fiso rakamlar konuşmayın. Eğer bu ülkedeki kişi başına düşen milli gelir ayda bin dolarsa onun karşılığı olan 30 bin lirayı bu işçi kardeşlerimize vereceksiniz. Milli gelire orantılı bir asgari ücret olmalıdır. Sakın hata yapmaya kalkışmayın” dedi.
EHP, bugün Kadıköy’deki Eminönü İskelesi’nde asgari ücrete ilişkin “Açlık Değil Refah Sınırı” başlıklı basın açıklaması yaptı. EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, şunları söyledi:
“UTANMADAN ÇIKIP DİYORLAR Kİ ‘ACABA ENFLASYONUN SEBEBİ İŞÇİLERE VERİLEN ÜCRETLER MİDİR?’ AÇLIK SINIRINDA VERİLEN ÜCRET, NE GİBİ BİR ENFLASYON YARATABİLİR”
“Memleketin, enflasyonun, işsizliğin, asgari ücretin tablosuna bakıyoruz. Ondan sonra bir düşünmemiz gerekiyor. Bu kötü gidişatın, bu batmış ekonominin sorumlusu kimdir? Sorumlusu yetkiyi alan mıdır? Sorumlusu, yetkiyi alandır. Sorumlusu sanki Türkiye’deki bir işçi konfederasyonuymuş, işçi sınıfıymış gibi konuşulamaz. Sorumlu sensin. Yetki sende. Vergileri arttıran sensin. Bu şirketlerin karlarını yüzde 400 arttırmasına sebep olan ve imkan tanıyan sensin. İşçiler hakkını aramak istediğinde önlerine polisleri diken sensin. Her seferinde beyaz, mavi yakalılar, emek verenler haksızlığa uğruyor. Açlık sınırı bu ülkedeki insanların yarısının aldığı asgari ücret düzeyinde. Bir de utanmadan çıkıp diyorlar ki ‘Acaba enflasyonun sebebi işçilere verilen ücretler midir?’ Açlık sınırında verilen ücret, ne gibi bir enflasyon yaratabilir? İşçi sınıfından daha ne istiyorsunuz?
İşsizlik had safhada. Genç çocuklarımız evin bir köşesinde vakit geçiriyor. Onları bir işe koyamıyoruz. Bu iş yardımlarla olmaz. İşçiler, emekçiler çalışacaklar, alın terleriyle karşılıklarını alacaklar.
“BU ÜLKEDEKİ KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR AYDA BİN DOLARSA ONUN KARŞILIĞI OLAN 30 BİN LİRAYI BU İŞÇİ KARDEŞLERİMİZE VERECEKSİNİZ”
Bu ülkede milli gelir var. Diyorlar ki ‘Türkiye’nin milli geliri 1 trilyon dolar olmuştur.’ Yani 1 milyar kadar. Bundan da biraz fazla. Diyorlar ki ‘Ülkemiz 17. büyük ekonomidir.’ Bu da çok güzel. Peki 17. büyük ekonomiyiz. 1 trilyon dolar milli gelir var. Kişi başına düşen milli gelir bir yılda bir kişiye 12 bin 400 dolar. O zaman her ay asgari ücret alanlara bin doların karşılığı olan Türk lirası düşer. Öyle fasa fiso rakamlar konuşmayın. Buraları boş tarlalar, yollar zannetmeyin. Sizin karşınızda emek verenleri savunan politik örgütler var. Eğer bu ülkedeki kişi başına düşen milli gelir ayda bin dolarsa onun karşılığı olan 30 bin lirayı bu işçi kardeşlerimize vereceksiniz. Burada işçi sınıfının yapması gereken şey, kendi alın terinin, el emeğinin bedelini belirlemektir. Onun fiyatını belirlemektir. İşçi sınıfı kendi örgütleriyle bunu yapabilir. Milli gelire orantılı bir asgari ücret olmalıdır. Sakın hata yapmaya kalkışmayın.
Bu ülkede açlık ve yoksulluk sınırı konuşulamaz. Konuşulacak tek şey tam refahtır. Tam refah için mücadele edeceğiz. O nedenle bu kötü gidişat durdurulabilir, değiştirilebilir. Biz değiştirebiliriz. Kimseden beklemiyoruz. Üreten biziz yöneten de biz olacağız.”